Bulamadım diye üzülme yaz biz bulalım

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yardım Destek muhakkak sorularınıza ve problemlerinize çözümler ve yolları bulunur

En son konular

» Ayna - Ümit Yaşar Oğuzcan
MİSKET TEORİSİ EmptyC.tesi Haz. 18, 2011 5:42 pm tarafından Direktör

» 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
MİSKET TEORİSİ EmptySalı Mart 08, 2011 12:34 am tarafından Direktör

» Aşk Geçti(Aslı Melek)
MİSKET TEORİSİ EmptyPtsi Ara. 13, 2010 9:37 pm tarafından Direktör

» Arkana Bakma
MİSKET TEORİSİ EmptyPtsi Ara. 13, 2010 9:34 pm tarafından Direktör

» W.Shakespeare hayata dair sözler
MİSKET TEORİSİ EmptySalı Ara. 07, 2010 12:33 am tarafından Direktör

» Ben Çok Sessizdim
MİSKET TEORİSİ EmptyPtsi Ara. 06, 2010 12:33 am tarafından Direktör

» Aska düşünce bedenin
MİSKET TEORİSİ EmptyPaz Ara. 05, 2010 7:51 pm tarafından Direktör

» Gitmeliyim
MİSKET TEORİSİ EmptyPaz Ara. 05, 2010 7:48 pm tarafından Direktör

» Bir kadını Beklemek
MİSKET TEORİSİ EmptyC.tesi Kas. 27, 2010 4:54 pm tarafından Direktör

Resme Tıkla

Tarıyıcı

Bizi Takip Edin

Add to iGoogle şiirler burada

Add to GoogleBeğen

R-alan


    MİSKET TEORİSİ

    Direktör
    Direktör
    Admin


    Mesaj Sayısı : 221
    Kayıt tarihi : 10/04/10
    Nerden : noproblem

    MİSKET TEORİSİ Empty MİSKET TEORİSİ

    Mesaj  Direktör Paz Mayıs 02, 2010 10:05 pm

    Genç adam yoğun iş temposundan iyice bunalmıştı.
    Vakit akşama yaklaşıyordu, ama mesai kavramına çok yabancı olduğu için
    evine ne zaman gideceği belli değildi.
    Başını iki elinin arasına aldı, gözlerini sıkıca
    kapadı. Çok para kazanıyordu. Yöneticiydi, birçok
    insanın imrenerek baktığı bir konumdaydı. Ama yaşadığı hayatı hayat
    olarak görmüyordu.

    "Bu ne biçim hayat böyle!" diye söylendi kendi
    kendine.

    Hafta sonlarında dahi evine gidemiyordu.
    Toplantılar, iş seyahatleri,
    yazışmalar ve koşuşturmacayla geçen bir hayat.
    Pek çok yakın dostunun adını dahi unutmuştu.

    Bu karamsarlık içinde kıvranırken, birden
    çekmecesindeki küçük radyosu aklına geldi. Radyoyu açtı. Yayınlanan
    müzik parçasi ile biraz rahatladığını hissetti.
    Müziğin ardından yaşlı bir adamın konuşmasıyla gayri ihtiyari radyoyu
    kapatmak istedi.
    Ama birden durdu. Ilginç bir teoriden bahsedeceğini söylüyordu yaşlı
    adam. "BIN MİSKET TEORİSİ"ni anlatacaktı. Merakla dinlemeye başladı.

    Birgün oturdum ve biraz aritmetik yaptim.


    Ortalama bir kişinin yetmiş beş yaşına kadar yaşadığını varsaydım.
    Biliyorum,bazıları daha çok, bazıları da daha az yaşar. Ama biz yetmiş
    beş sene yasadığını düşünelim.

    Bir yılda 52 hafta olduğu için, 75'i 52 ile çarptım ve ortalama ömre
    sahip bir insanın tüm hayatında yaşayacağı Cumartesi sabahı sayısı
    olarak 3900 rakamına ulaştım.

    Şimdi beni iyi dinleyin. En önemli kısmına geliyorum.
    Bütün bunları ayrıntılı olarak düşünmeye elli beş
    yaşında başlamıştım.

    Yaptığımm hesaba göre bu yaşa kadar 2180'in üzerinde Cumartesi yaşamıştım.
    Ve eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam, yaşayacağım Cumartesi sayısı
    sadece bin adet olacaktı.

    Bir oyuncak dükkânına gittim ve elindeki tüm misketleri aldim.
    1000 adet misketi bir araya getirmek için üç
    tane daha oyuncakçi dükkânını ziyaret ettim. Bunlari eve getirdim ve
    atölyemdeki radyomun yanında duran büyük, şeffaf bir kavanozun içine
    hepsini doldurdum.

    O günden sonra, her Cumartesi kavanozdan bir tane aldım.
    Misketlerin azaldığını gördükçe, hayatımdaki önemli şeyleri daha fazla
    DÜŞÜNMEye başlamıştım.

    Anladim ki, dünyadaki zamanımın akip gittiğini
    seyretmek kadar önceliklerimi düzene koymama hiçbir şey yardım edemez."


    Yaşlı adamin anlattikları öylesine etkiliydi ki,
    Genç işadamı âdetâ dünyadan kopmuş, radyoya kilitlenmişti.

    Yaşli adam şu cümlelerle konusmasını tamamladı:


    Programı kapatmadan önce şimdi size son birsey
    daha anlatacağım.

    Bu sabah kavanozun içindeki son misketi de aldım. Eğer önümüzdeki
    Cumartesiye kadar yaşarsam, bana biraz daha zaman verilmiş olacak.

    Unutmayin, hepinizin kullanabileceği en önemli şey, biraz daha fazla zamandır."

    Konuşma boyle devam edip gidiyordu..

    ~Farkında mısınız bilmiyorum ama bizi meşgul eden o kadar oyun var ki..

    önemli ya da önemsiz.. ama biz bunların
    arasinda kaybolup gittiğimizi farkedemiyoruz bile ..

    işin garibi farkettiğimiz anda "şu işimi de bitireyim ondan sonra..."
    diye erteliyoruz..

    -DEĞİL Mİ??


    Haydi, arkanıza yaslanın.. derin bir nefes alın.. hayatınızda önemli
    olan dostlarınızdan birisinin telefonunu çaldırın.. cıvıl cıvıl
    sesinizle "merhaba.." deyin.. gülümseyin..


    Mutluluklarınızın kalıcı ve bulaşıcı olması
    dileklerimle..

    Alıntı--

      Forum Saati Çarş. Tem. 03, 2024 5:18 am