Bulamadım diye üzülme yaz biz bulalım

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yardım Destek muhakkak sorularınıza ve problemlerinize çözümler ve yolları bulunur

En son konular

» Ayna - Ümit Yaşar Oğuzcan
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyC.tesi Haz. 18, 2011 5:42 pm tarafından Direktör

» 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptySalı Mart 08, 2011 12:34 am tarafından Direktör

» Aşk Geçti(Aslı Melek)
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyPtsi Ara. 13, 2010 9:37 pm tarafından Direktör

» Arkana Bakma
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyPtsi Ara. 13, 2010 9:34 pm tarafından Direktör

» W.Shakespeare hayata dair sözler
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptySalı Ara. 07, 2010 12:33 am tarafından Direktör

» Ben Çok Sessizdim
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyPtsi Ara. 06, 2010 12:33 am tarafından Direktör

» Aska düşünce bedenin
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyPaz Ara. 05, 2010 7:51 pm tarafından Direktör

» Gitmeliyim
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyPaz Ara. 05, 2010 7:48 pm tarafından Direktör

» Bir kadını Beklemek
Arkadaşlık dediğimiz şey... EmptyC.tesi Kas. 27, 2010 4:54 pm tarafından Direktör

Resme Tıkla

Tarıyıcı

Bizi Takip Edin

Add to iGoogle şiirler burada

Add to GoogleBeğen

R-alan


    Arkadaşlık dediğimiz şey...

    Direktör
    Direktör
    Admin


    Mesaj Sayısı : 221
    Kayıt tarihi : 10/04/10
    Nerden : noproblem

    Arkadaşlık dediğimiz şey... Empty Arkadaşlık dediğimiz şey...

    Mesaj  Direktör Paz Mayıs 02, 2010 10:33 pm

    Arkadaşlık dediğimiz şey...
    Ne zor işmiş yahu...
    Hareketli geçen şu birkaç hafta içinde arkadaş listemde ne değişiklikler yaptım bilseniz...

    Siz de yapın derim. Yaşınıza başınıza bakmayın...

    Kim seviniyor başarınıza?

    Kim sizin kadar hevesleniyor size ait yeni bir başlangıca?

    Kim savunuyor sizi başkalarına karşı?

    Kim sessizce haberiniz bile olmadan kovalıyor ardınızdaki kara kargaları?

    Siz iyi bir şey yaptığınızda kim alamıyor kendini dedikodu yapmaktan?

    Kim azaltmak, değersiz kılmak istiyor çabanızı, varlığınızı?
    Kim açık ediyor ruhundaki habisi?
    Bir savaştan yarasız çıktığınızda kim yaratıyor size karşı yeni bir savaşı?
    Kim tutamıyor içindeki kıskançlığını göğsünüze takılan bir çiçeği görünce?
    Kim uluorta itiraf ediyor hainliğini? Kim tahammülsüz gücünüze?
    Kim utanmıyor kendinden, yaşından, geçmişinizden?

    Yaşı başı yokmuş bunun inanın.
    Her vakit listenin üzerini çizer hemen yenisini yapabilirmişiz...
    Kırklara merdiven dayadığımızda dahi...

    Ben yaptım bile...
    Bu yazı “kaybedenlere” gitsin derim....
    (İclal Aydından alıntı bu kısmı)


    Ellerinizde bırakmamacasına sıkı sıkıya tuttugunuz dost dediklerinizin size yaşattıkları bir anda avuçlarınızı kanatır. Avuçlarınız kanasada akan kanın kendiliğinden durmasını beklersiniz. Güzel günler geçirdiğiniz dost dedikleriniz avuçlarınızı kanatsa da yaşamınızdaki varlıklarının son darbeleridir bu darbeler bilirsiniz.

    Aslında hem karşınızdakine, hem kendinize bir şans vermek adına karşınızdakiyle paylaşmak istersiniz içinizdekileri. Bilemeden karşı tarafın sizinle körebe oynamak istediğini!

    Siz körebe oynamak yerine gözlerinizi dört açmak istersiniz. Hesaplayamazsınız karşı tarafın sizin kadar yaşamın gerçekleriyle yüzleşmekten kaçındığını. Ya da inançlarınızın son durağı olarak gördüğünüz birinin sizi ne kadar inciteceğini. İncinince yeniden hissedersiniz o tarifi zor duyguyu. İçiniz acır. Ruhunuzda anlatılması zor sancılar baslar.

    İnsanlar zalim,
    insanlar acımasız.Oysa "ne çok şey gördüm hayatta" diye düşünürdüm..
    Ölümler,ayrılıklar...
    Dipsiz acılar,sonsuz sevinçler kadar...
    Hasta insanlar..
    bedenleri daha acısı ruhları...
    Hepsini gördüm ama fikir namusu yoksunları kendi fikrinin namussuzu insanlar..
    Arkadan konuşma fetişistleri...
    Korkaklar..
    Olmayan hayatları yaşadığını sanan düş sapkınları....
    Onları tanımakta hep zorlanıyorum..

    Güvenle uzattığımız ellerimizi ve yüreklerimizi gözlerimizin içine baka baka kirletiyorlar..
    Hani, Yapraklar dökülür bazen insanın içi kararır pencereden gökyüzüne
    bakıp, yağmurlar yağar, ıslanırsın, hasta olursun...
    İşte öyle bi sey bu ruh soguk algınlıgı......
    Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata?
    Düşünsene, o hikâyelerle ne kadar çok zaman oyalandın aslında başkasının olan hayatlarda?

    “Bizi en çok üzenler, hayatımıza pike yaparak girenlerdir”

    Handan

      Forum Saati Çarş. Tem. 03, 2024 5:30 am